Nigel'a "Neden?" diye sorduğumuzda, yanıtı basit: “O erkeklerin 80 yıl önce ne yaptığını unutmamalıyız. Onların cesareti sayesinde bugün özgürlüğümüz var.”
Nigel, patent davalarıyla uğraştığı Taylor Wessing firmasında çalışarak geçen günlerinden kaçarken, İkinci Dünya Savaşı donanımları için bir çeşit yaşayan ansiklopedi haline gelmiş.
DUKW'lar, savaşta büyük başarı sağlamış, 20.000 adet üretilmiş bir modeldi. "Bu araçlar müttefiklerin amfibi kara çıkarmalarını etkili kıldı," diyor. "Çünkü askerleri, silahları ve malzemeleri tek bir operasyonla sahile ulaştırabiliyor.”
Nigel'ın DUKW'u orijinal hali kadar kusursuz. Kanal geçişine rağmen, gövde kusursuz, motor bölmesi temiz ve kokpit, hız sınırlarının yazılı olduğu otantik tabelalarla dolu.
1960'ların Amphicar 770 modelini de bulunduran Nigel, su üzerinde gidebilen araçlara karşı özel bir tutkuyla bağlı.
"DUKW suda inanılmaz derecede yetkin," diyor Nigel. "İki sentine pompası var, bu yüzden motoru çalıştığı sürece sorun çıkmıyor. Aracı iki kez restore ettik çünkü geçişte tek başımaydım ve yedeklememiz yoktu."
Yolculuk sonrası, Nigel için bu deneyim derin bir anlam taşıyor. "Babamın ayak izlerini takip etmek büyük bir onurdu," diyor.
Özet: Nigel Stoate, amfibi araç tutkunu bir birey olarak, İkinci Dünya Savaşı'nın hatıralarını yaşatma amacıyla DUKW çıkarma aracıyla Normandiya'ya yelken açtı. Araç, denizde ve karada üstün performansı, başarılı restore süreci ve Nigel'ın tarih tutkusunu temsil ediyor. Bu cesur yolculuk, hem tarih hem de kişisel onur açısından önemli bir anlam taşıyor.