Axial-flux motorlarının otomotiv sektörüne adapte edilmesi biraz zaman aldı, ama maliyet ve karmaşıklık gibi zorluklara rağmen son birkaç yılda McLaren Artura, Ferrari 296 ve Lamborghini Temerario gibi süper otomobiller bu teknolojiyi kullanmaya başladı. Bu otomobillerin motor tedarikçisi ise şu anda Mercedes-Benz'in bir yan kuruluşu olan YASA.
Oxford yakınlarındaki yeni fabrikasında, İngiliz firma önümüzdeki yıl 25.000 axial-flux motor üretmeyi hedefliyor. Bu teknoloji, Oxford Üniversitesi mezunu Tim Woolmer'ın yaklaşık 15 yıl önce geliştirmeye başladığı bir proje üzerine kurulu.
Axial-flux motorlar, rotor ve stator arasında manyetik alanlar oluşturan kalıcı mıknatıs düzenine sahip. YASA'nın motorlarında statörün iki yanında rotor bulunması, statör boyunduruğunu gereksiz kılıyor ve motorları daha hafif hale getiriyor. YASA motorları, çoğu radial-flux motora göre %45 daha küçük ve dört kat daha fazla güç yoğunluğu sunuyor.
Axial-flux motorlar Ferrari SF90 gibi örneklerde görüldüğü üzere, üreticilere daha fazla tasarım esnekliği sağlıyor. Motorlar, şanzıman ve motor arasına yerleştirilebileceği gibi arka aksın küçük boşluklarına da sığdırılabilir.
Woolmer, her yıl ürünlerinin %25 oranında iyileştirildiğini ve yeni üretim tekniklerinin geliştirildiğini belirtiyor. Ancak sektör lideri olarak rahatlamanın riskli olduğunu, dolayısıyla kendi teknolojilerini sürekli olarak geliştirmeleri gerektiği üzerinde duruyor.
YASA'nın axial-flux motorları, daha hafif, daha küçük ve daha güçlü yapısıyla dikkat çekiyor. Bu motorlar, otomotiv üreticilerine daha fazla tasarım esnekliği sunuyor ve gelecekte önemli gelişmeler vaat ediyor.