Başkan Trump'ın Meksika ve Kanada ürünlerine %25, Çin ve Kanada enerji ürünlerine ise %10 oranında getirdiği tarifeler, yeni bir otomobilin fiyatına ortalama 3.000 dolar eklemeyi hedefliyor. Bu durum, özellikle Detroit otomobil üreticilerini ciddi şekilde etkileyerek kazançlarını olumsuz yönde etkileyecek. Barclays, tarifelerle başa çıkabilmek için firmaların ya fiyatları artırması ya da üretim düzenlemeleri yapması gerektiğini öne sürüyor.
Geçen yıl, Kanada ve Meksika'dan 3.6 milyon araç ithal edildi. Bu ithalatların büyük bir kısmı, ABD'de montajı yapılan araçların bileşenlerini oluşturan yedek parçalardan oluşuyor. Örneğin, Ford'un F-150 modeli "American-Made Index"te 58. sırada yer alıyor. Yani, Meksika ve Kanada kaynaklı parçaların maliyetlerinin artması, neredeyse tüm ABD üretimi araçları etkileyecek. Hatta Tesla da, Meksika'dan aldığı parçaların %25'ini tarifeler nedeniyle kaybetme riski taşıyor.
Avrupalı ve Asyalı otomobil markaları da tarifelerden zarar görüyor. Volkswagen'in satışa sunduğu araçların %40'ı Meksika'da üretiliyor. Ayrıca, Avrupa Birliği ile yeni tarifelerin geleceği beklentisi mevcut. Trump, Avrupa’dan ithal edilen araçlarda da kesinlikle tarifelerin uygulanacağını belirtti.
Tarifelerin getireceği maliyet artışı nihai tüketiciye yansıyacak. Borsa açıldığında Japon ve Avrupa otomobil hisselerinde büyük düşüşler yaşandı. Bu senaryoda farklı üreticiler, artan maliyetleri karşılayabilmek için fiyatlarını artırmak zorunda kalacak. Bu durum ise tüketici seçimlerini kısıtlayacak.
Trump'ın tarife politikası, ithal malların maliyetini artırıyor ve sonuçta bu maliyet tüketiciye yansıyor. Hem Amerikalı hem de yabancı üreticiler bu durumdan doğrudan etkilenirken, tüketiciler daha pahalı ve sınırlı alternatiflerin olduğu bir pazarla karşı karşıya kalacak.
Özetle, Trump tarafından getirilen tarifeler, araç fiyatlarının artmasına ve otomotiv pazarında önemli değişimlere yol açıyor. Bu durum, daha yüksek maliyetler ve kısıtlı seçeneklerle tüketicileri karşı karşıya bırakıyor.